TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI VE ÖNERİLER

08.11.2021 1133

RIDVAN NAFİZ EDGÜER ORTAOKULU

REHBERLİK SERVİSİ BÜLTENİ

 

TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI VE ÖNERİLER

Sevgili veliler, teknolojik gelişmelerle hızla dijitalleşen bir dünyada, ekranların her yaştan insanın yaşamına günden güne daha fazla girmesi ile teknoloji bağımlılığı tehlikesi oluşmuştur. Özellikle üretilen bu bilgi hacminin katlanarak büyümesi bu alanda çalışan şirketlerin tüketicilerin dikkatini çekebilmek için kıyasıya rekabet etmelerini sağlamıştır. Geliştirdikleri çeşitli yöntemler için davranışsal psikoloji kuramlarından yararlanarak yol almakta ve insanlar üzerinde alışkanlık oluşturmaya çalıştıkları için teknoloji bağımlılığı ortaya çıkmaktadır.

Teknoloji bağımlılığı bireyin psikolojik durumunun (hem zihinsel hem de duygusal bakımdan) yanı sıra, mesleki ve sosyal etkileşimlerinin teknolojinin aşırı kullanımı nedeniyle zarar görmesidir. Madde bağımlılığına benzer davranışsal bağımlılık belirtilerine( ruh hali değişikliği, içine kapanma, çatışma, vb ) yol açan teknoloji bağımlılığının tedavi gerektiren bir hastalık durumuna gittiği açıktır. Teknoloji bağımlılığı derken internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, oyun ve cep telefonu bağımlılığı gibi çeşitlilik gösteren bağımlılıklar bütüncül olarak ifade edilmektedir. Psikolojik ve biyolojik açıdan birçok etki bulunmaktadır. Bunlar; fiziksel aktivite eksikliğine bağlı gelişimsel sorunlar, duruş bozuklukları, göz kuruması, baş ağrısı gibi bedensel problemler ve saldırgan tutum geliştirme, çabuk sıkılma, gerçeklerden kaçma isteği, artan kaygı düzeyi gibi kişilik bozukluklarıdır. Bu sorunlara paralel gelişen öğrenme bozuklukları ve düşük akademik başarı da teknoloji bağımlılığının zihinsel olumsuz göstergesidir.

Gelişim döneminde olan öğrencilerimiz için riskin büyüklüğünün kaçınılmaz olduğuna dikkat çekmek bu açıdan da çok önemli ve gereklidir.

Ekran başında geçirilen süre son yıllarda ciddi oranda artmıştır. Çünkü gelişmeyi sağlayan platformlar bireylere gösterdikleri dikkat karşılığında ücretsiz hizmet sunarken gittikçe artan bu dikkat süresini reklam verenler üzerinden paraya çevirdikleri bir modele dönüştürmüşlerdir. Böylece de ekran başında kalınması için tüm yöntemleri kullanmaktadırlar.

Günümüzde ekranlarla tanışma yaşının gittikçe düştüğü bilinen bir gerçektir. İnternetin olduğu bir dünyaya doğan Z kuşağı, hayatının büyük bölümünü internet ve mobil teknolojilerine maruz kalarak geçirmektedir. Bugünün bebek ve okul öncesi çocukları olan Alfa jenerasyonu ise tüm teknolojilere ek olarak mobil cihazlarla da bebekliklerinden itibaren tanışmaktadır. Bu da toplum genelinde görülen problemlerin ötesinde çocukların bu bağımlılığa karşı daha savunmasız olduklarını gösterir. Gerçekten de çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) , otizm, tik bozukluğu gibi sorunların görülme sıklığının 2000'li yıllar itibariyle hızla arttığı dikkatlerden kaçmamaktadır. Yoğun teknoloji kullanımı, gençler için arkadaşlarıyla sosyalleşmeme, depresyon, uyku bozuklukları, obezite, okuma gelişiminin yavaşlaması, taklit eğilimi ve azalan yaratıcılık gibi önemli sorunları beraberinde getirmektedir.

Çocuklarda teknoloji kullanımının tamamen yasaklanması, bu tür uygulamaların çocuklarda genellikle ters etki yapması nedeniyle önerilmemektedir. Uzmanlar 18 aylıktan küçük çocukların ekranlardan tamamen uzak tutulması gerekiğini,18- 24 ay arası çocuklar için ebeveynlerinin gözetiminde günde maksimum 1 saat ekran karşısında kalabileceğini, sonraki yıllarda ise mutlaka zaman sınırı vererek kullanım sağlanması önerisini sunmaktadırlar. Beynin uzun süreyle etkileşime zorlanıp kontrol ve karar verme baskısı ve anlık haz beklentisi gibi duygularla yoğun ve sürekli olarak uyarılması, zaman içinde bir ödül kısır döngüsüne girerek saplantılı biçimde aynı davranışı tekrarlamasına ve dolayısıyla bağımlılığın gelişmesine neden olmaktadır.

Televizyon, kitap, dergi gibi mecralarda olmayıp dijital mecralarda bulunan ve teknoloji bağımlılığını pekiştiren 4 temel özellik vardır:

  1. Durma işaretinin olmayışı,
  2. Gelişmeleri kaçırma korkusu,
  3. Değişken ödüller,
  4. Alışkanlık döngüsü.

Durma işareti birçok aktivitenin bağımlılık yaratmamasının altında durma işareti mantığı yatmaktadır. İzlenen bir filmin tamamlanması ya da okunan bir kitabın bitirilmesi, ilgili aktivitenin sonlanması için doğal bir durma işaretidir. Durma işaretini ortadan kaldırmak ya da sonu hiç gelmeyen bir içerik sunumu oluşturmak ise tüketimin artmasıyla sonuçlanır. Bu yüzden teknolojik hizmet sunumlarında durma işareti çoğu zaman ortadan kaldırılmış veya belirsizleştirilmiştir. Sosyal medya sayfalarında ve mobil uygulamalarda sonsuz kaydırma özelliği vardır. Sayfa aşağı doğru kaydırdıkça güncellenir, yani yeni içerik sunulur. Bazı uygulamalarda bir sonraki video herhangi bir tuşa basmaya gerek olmadan otomatik olarak başlar.

Özellikle sosyal medya kullanımında belirgin olan gelişmeleri kaçırma korkusu olgusu, haber kaynaklarında herkesin öğrendiği gelişmeleri kaçırma endişesini ifade eder. Bu da cihazların ve uygulamaların sürekli açık tutulması ve kontrol edilmesine neden olur.

Beynin ödül bölgesi olan amigdala bölgesinin değişken ödülle uyarılması, daha büyük ödül beklentisiyle rutinin sonu gelmeyen alışkanlık döngüsüne girmesine yol açmaktadır. Aynı mekanizma, bireylerin sosyal medyada yaptıkları paylaşımların kaç kişi tarafından ne oranda beğenileceğinin (değişken ödül) merak edilmesiyle sürekli bir döngü haline gelen davranışlarda da görülmektedir.

Alışkanlık döngüsü, oto-pilotta gerçekleşen davranış kalıplarının oluşmasında beynin rolünü açıklayan çok önemli bir mekanizmadır. Döngü, bir işaretin beyni tetiklemesiyle başlar, ardından belirli bir rutin gerçekleştirilir, rutinin sonunda beyin bir ödül sezmişse dopamin hormonu salgılanır. Bu sürecin aralıksız yinelenmesi rutinin bir alışkanlık döngüsüne girmesini beraberinde getirir. Tetikleyici (işaret), aksiyon (rutin), (değişken) ödül ve (platforma) yatırım adımlarından oluşan bu yönteme KANCA modeli denir. Bu yöntemle bağımlılık yapan bir alışkanlık döngüsü hedeflenmektedir. Bunu sosyal medya uygulamalarında görebiliriz. Uygulamalardan gelen bildirimler, tetikleyici adımı oluşturur üstelik parmak izi tanıtarak kilit açma özelliği sayesinde şifre girmek yerine kolayca uygulamaya girmeyi sağlar (aksiyon); değişken ödül ise, bildirimin neyle ilgili olduğudur. Örneğin çok sayıda fotoğraftan oluşan bir albüm paylaşan kişi kimlerin beğendiğini, nasıl yorum yaptığını (değişken ödüller)  bu uygulamaya girmeden (aksiyonu gerçekleştirmeden) göremez. Yeni arkadaşlar eklediğinde de platforma yatırım yapmış olur ve katılımcı artıkça yeni bildirimler alır ve bu döngüden ayrılamaz. Zamanla dışsal tetikleyiciden çok içsel tetikleyiciye ihtiyaç duyar. Buna da örnek olarak bireyin kendisini yalnız hissetmesi ya da daha çok arkadaş sahibi olma isteğini verebiliriz.

Kanca modelinin etkin olup bir davranışın alışkanlık haline gelmesi için yeterli sıklıkta tekrarlanması, kolay ve basit zahmetsiz şekilde ulaşılması ve algılanan faydanın belirli bir eşiğin üzerinde olması gerekir.

Teknolojik platform tasarımcılarının, psikologların insan beyninin çalışma şekliyle ilgili son yıllardaki bulgularından hareketle davranışsal psikolojinin ince taktiklerini kullanarak karşı koyulması gittikçe zorlaşan stratejiler geliştirmesi, teknoloji bağımlılığına yönelik birey, aile, kurum ve toplum olmak üzere farklı boyutlarda etkin mücadeleyi öngören bütünsel bir bakış açısının geliştirilmesini de zorunlu kılmaktadır.

            Bireysel olarak yapabileceklerimiz:

            Bireysel olarak teknolojik kısır döngüden çıkabilmenin en akılcı yolu, kanca modelinin öngördüğü prensiplerin tam tersini uygulamaktır.

            Kanca modelinin ilk adımı olan işareti yani tetikleyiciyi akıllı telefonlarda etkisizleştirmek için yapılabilecek öncelikli işlem telefonun ayarlar bölümünden her tür mobil bildirimi tamamen kapatmaktır. Sürekli gelen mobil bildirimlerle teknolojinin yönettiği değil sizin onu yönettiğiniz bir konuma geçersiniz ve böyle bir düzeni esas almalısınız. Bu amaçla her gün için yemek vakitleri ve hafta sonları için ailece planlanan ortak etkinlik süreleri gibi belirlenmiş zaman dilimleri, bütün ailenin teknolojiden tamamen soyutlanarak birlikte vakit geçirmesine ayrılabilir. Bu tür rutinler, zamanla alışkanlık haline getirilebilirse bilinçsiz dürtülerle tetiklenen kullanım alışkanlığı kırılıp, teknolojiden uzakta ve ortak geçirilen zamanların ne ölçüde kaliteli ve keyif verici olduğu da keşfedebilecektir.

            Kancadan kurtulmanın ikinci adımı, gerekli aksiyonu almayı bilinçli olarak zorlaştırmayı kapsamaktadır. Bunun için sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarının telefonun ana ekranından alınıp arka sayfalara mümkünse iç klasöre taşınması olabilir. Böylelikle aksiyon aşaması zorlaştırılarak uygulamaya giriş süresi uzatılmış ve dolayısıyla aktif bilinç devreye girmeden bireyin kendini teknolojik platformun içinde bulduğu sistem bozulmuş olacaktır. Aksiyonu zorlaştırmanın diğer yolları, uygulamaya mobil uygulama (app) üzerinden girmek yerine internet tarayıcı üzerinden girmek ve her kullanım sonrasında hesaptan çıkış (logout) yapmaktır.

            Ödül adımında kancadan kurtulabilmek için ödülü sonraya saklamak mümkündür. Örneğin, bir içerik sitesindeyken ilgilenilen makaleleri telefonun okuma listesine ya da bir uygulama ile okunacaklar listesine eklemek ve okuma işini başka bir zamana ertelemek tercih edilebilir. Anlık dürtüyle o an için okuma arzusu duyulan ancak okunacaklar listesine eklenip ötelenen makalelerin birçoğunun daha sonra da okunmaması çok olasıdır. Hızlı bir döngüye girmenin önüne geçmek için bir diğer öneri ise, örneğin WhatsApp mesajlarına çok acil olmadıkça anında yanıt vermemektir.

            Teknolojik kancadan kurtulma amacıyla gerçekleştirilmesi istenen aksiyonu bilinçli olarak zorlaştırmak, mobil uygulama ikonlarını telefonun ana sayfası yerine girmek için daha fazla zahmet gerektiren bölümlerine koymak gibi taktikler bilinçli farkındalık kapsamına girmektedir. Benzer biçimde bilinçdışı şekilde uygulamaya girmeyi engellemek amacıyla geliştirilen "Space" (http://youjustneedspace.com/) uygulaması, kara listedeki sosyal medya, mesajlaşma gibi uygulamalara girmek istendiğinde araya girip 10 saniye boyunca uygulamanın açılmasını geciktirmekte ve kullanıcının iki defa derin nefes almasını istemektedir. Bu kısa süre çoğu kez uygulamaya girmekten vazgeçmek için yeterli olmaktadır.

 

            Aile olarak yapabileceklerimiz:

            Günümüzde, çocuklar kaçınılmaz şekilde ev ve benzeri kapalı ortamlarda daha çok vakit geçirmektedir. Ebeveynler sıkılan çocukları oyalamak için kolaya kaçmakta ve kestirme bir çözüm olarak ekranları kullanmaktadır. Zamanımızın "modern dadısı" rolüne bürünen ekranlar, kısa vadede çocukları oyalamakla beraber uzun vadede ciddi sorunlara yol açmaktadır. Çocukların ekran kullanımının sınırlanması gerekmekte ancak belirlenen sınırların adil ve uygulanabilir olması da büyük önem arz etmektedir. Ebeveynlerin, her şeyden önce çocukların ekran başında hangi uygulama ve mecralarda vakit geçirdiğini takip etmesi gerekmektedir. Fakat dijital dünyada nasıl hareket etmesi gerektiğini ve neyi nerede bulabileceğini bilmeyen çocuklar için ebeveyninin yasak koyucu değil ancak yol gösteren bir rehber rolünü benimsemesi kritik önemdedir. Bu amaçla ebeveynler, ayrı bir cihaz üzerinden çocuklarının kullandığı cihazlara erişim sağlayan ve mevcut kullanım alışkanlıklarını takip edebilmelerinin yanında uygulama ya da mecra bazlı olarak ayrı ayrı süre sınırı koyabilmelerine olanak veren kullanışlı aile kontrol uygulamalarını tercih edebilirler.

            Ekranı çocukların elinden almak gerektiğinde çocukların ilgisini çekip, onları motive edecek fiziksel aktivite vb. alternatifleri ulaşılır kılmak da çocukların ekrandan daha kolay vazgeçmesini sağlayacak bir yöntemdir.

            Teknoloji bağımlılığının önüne geçmek için her ailenin öznel koşullarını göz önünde tutarak gerçekçi bir yaklaşımla belirleyeceği ve tüm bireyleriyle uyacağı internet kullanım kurallarının olması da gereklidir.

            Aile bireylerinin teknolojik cihazlardan uzak şekilde birbiriyle vakit geçirebileceği zaman aralıkları ve yerlerin belirlenerek ailece birlikte yapılacakların oluşturulması bağımlılığı önlemek için yapılabileceklerdendir.

            Ödüllendirme sisteminin kullanılmaması. Çocukları teknolojinin kötü etkisinden uzak tutmak için ödüllendirme sistemleri kullanılmaktadır. Ödev yapma, ev işlerine yardım etme, ekrandan uzak durma gibi davranışları çocuklara benimsetmek için cep harçlığı, oyun oynamak için zaman, yeni oyuncaklar gibi ödüller ebeveynler tarafından sıklıkla çocuklara sunulmaktadır. Bu sistemde çocuk ancak ödülü kazanmak için istenen işi yerine getirir ve zamanla cazibesini yitiren ödül için çaba göstermekten yani kendinden beklenenleri yapmaktan vazgeçer. Alternatif olarak "sıkıcı" olduğu düşünülen faaliyetleri çocuğunuzla birlikte gerçekleştirin. Çocukla harcanan zaman onun için kendi başına ödev yapmaktan daha cazip olacaktır. Örneğin o ödevini yaparken siz eksik kalan işlerinizi aynı odada tamamlayabilirsiniz, yani birlikte çalışabilirsiniz. Bu şekilde hem sıkıcı faaliyetleri daha cazip hale getirmiş hem de daha ekranlardan uzak tutarak daha fazla sosyalleşmesini sağlamış olursunuz.

            Ev içinde, teknolojiden arındırılmış zamanlara benzer şekilde, ekranlardan arındırılmış mekânlar düzenlemek de mümkündür. Örneğin yatak odası gibi öncelikli amacı uyku olan veya aile içi sosyalleşmeye olanak tanıyan yemek odası/masası veya çocuk odası gibi belirlenen yerlere cep telefonu, tablet, dizüstü, TV vd. ekranların getirilmesi her zaman ya da belirlenen zamanlarda yasaklanabilir.

            Dijital platformlar, psikologların insan beyninin çalışma şekliyle ilgili keşiflerinden hareketle geliştirdikleri ürünlerle tüketicileri "kancaya takarak" ekrana uzun süre bağlamayı başarmıştır. Dijital takım çantasındaki bu güçlü silahların arttırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik gibi yakın gelecek eğilimleriyle birleştirildiğinde daha da etkin olacağı öngörülmektedir.

            İyi bir vatandaş olmanın yanı sıra iyi bir dijital vatandaş da olmalıyız. Sadece gerçek hayatta değil; en az gerçek hayat kadar etki yaratabilecek sanal ortamda teknolojik araçları kullanırken bilinçli, güvenli ve etkin hareket etme gerekliliğini her an hatırlamalıyız.

            Bu bülten Dijital Ekonomide Teknoloji Bağımlılığı ve Çözüm Önerileri isimli araştırma makalesinden yararlanarak hazırlanmıştır.